"ERKEKLER GİBİ SAVAŞAMADIN, BARİ OTURUP KADINLAR GİBİ AĞLA"
Tarık bin Ziyad'ın 711 yılında askerleriyle birlikte Kuzey Afrika'dan gemilerle gelip İspanya topraklarına ayak basması ile Avrupa'nın bağrında yetişecek ilk İslam devletinin de tohumları atılmış oluyordu.
7.000 kişilik ordusu ile Cebelitarık Boğazı'nı geçen Tarık bin Ziyad, İspanya topraklarına çıkar çıkmaz gemilerini yaktırmak suretiyle askerlerinin akıllarına gelebilecek geri dönme ihtimalini ortadan kaldırarak şu tarihi sözleri söyler: "Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır."
Böylece tarihin görüp görebileceği en göz kamaştırıcı medeniyetlerden biri olan ve Avrupa'nın göbeğinde, İspanya ve Portekiz topraklarında 736 yıl hüküm süren, bilim, kültür, astronomi, felsefe, sanat, mimari, şehircilik ve tıp alanlarında lider ve örnek olmuş Endülüs Emevi Devleti 756 yılında kurulmuş oldu.
Yüzyıllarca dünyaya ışık saçan Endülüs Emevi Devleti'nin sonu da maalesef ihtilaf ve tefrika sebebiyle olmuş, Tavaif-i Mülük denilen küçük şehir devletlerine bölünüp kendi aralarında mücadele etmeleri sebebiyle zamanla zayıflamış ve birlik olan Avrupalıların saldırıları karşısında topraklarını kaybederek sonunda da barbarca yok edilmişlerdir.
756 yılından 1031 yılına kadar tek devlet olarak hristiyan Avrupa'ya karşı dimdik duran Endülüslüler küçük devletlere bölünüp, takip eden yüzyıllar içinde kendi aralarında mücadeleye girişince tek tek yok olmuşlar ve 1492'de ellerindeki son şehir olan Gırnata'yı da kaybederek tarih sahnesinden çok acı bir şekilde çekilmişlerdir. On binlerce Endülüslü korkunç işkencelerle öldürülmüş, on binlercesi sürgün gitmiş, esir edilenlere dinleri yasaklanmış, Endülüs eserleri vahşi bir hınçla silinmiş, yüz binlerce el yazması kitap topluca yakılmış ve en nadide sanat eserleri yakılıp, yıkılıp, yok edilmiştir. Bugün İspanya'da Elhamra Saray kompleksi dışında hemen hemen hiç bir Endülüs mimari eseri bırakılmamıştır.
Zaman içinde zayıflayıp küçülen Endülüs topraklarından geriye en son Gırnata şehri (bugünkü Granada) kalmış ve şehrin sultanı Ebu Abdullah uzun süren savaşta hiçbir yerden yardım gelmemesi üzerine kimseye dokunulmayacak taahhüdüyle 1492'de şehri teslim etmek zorunda kalmıştır. Sultan Ebu Abdullah İspanya'daki son İslam toprağı da elden çıkarken İspanyolların "El Ultimo Suspiro del Moro" (Arab'ın ahh ettiği yer) dediği tepede oturup ağlamıştır.
Bu tepede annesi Valide Sultan Fatıma'nın, oğluna söylediği meşhur söz ise tarihe acı bir hatıra olarak geçmiştir: "Erkekler gibi savaşamadın, bari oturup kadınlar gibi ağla!"
Yorumlar
Yorum Gönder