Enver Paşa'nın Torunu: '90 Bin Askerimiz Donarak Öldü' Yalandır

Sarıkamış Kaçınılmaz Bir Vatan Savunmasıydı'

Enver Paşa’nın torunu Osman Mayatepek, Sarıkamış’ın ülke savunması için ‘kaçınılmaz’ bir harekat olduğunu söyledi, burada 90.000 askerin donarak öldüğü yönündeki bilgilerin ise yalan olduğunu öne sürdü. Mayatepek, “Temcit pilavı gibi pişirilip sürekli karşımıza çıkarılan bu yalanın kaynağı, 9. Kolordu Kurmay Başkanı Şerif Bey’in kendi beceriksizliğini örtmek için 1922 senesinde yayınladığı ve tamamen bir uydurma olan hatıratıdır” dedi.

Mayatepek, Doğan Haber Ajansı’ndan Tahsin Güner’e yaptığı açıklamada, Sarıkamış ile ilgili olarak şunları söyledi:

SARIKAMIŞ GEREKTİĞİ GİBİ DEĞERLENDİRİLEMEDİ 

Sarıkamış, Harbiye Nazırı Enver Paşa ve Erkanı Harbiye Başkanı General Bronsart Schellendorf tarafından, Noel dönemine rastlayacak ve Rusları sürpriz bir karşı hücum ile mağlup etmeye yönelik bir teşebbüstür. Maalesef basının bir bölümü bile, genel olarak, ciddi araştırmalar yapmadan veya ‘magazin’ havasında bazı şahıslar gibi tarihi çarpıtıp gazete sayfalarını süsleme çabası içindedir. 98 sene geçmiş olmasına rağmen Sarıkamış hala gerektiği gibi değerlendirilmemiştir. Bilhassa 1920′den itibaren siyasi çekişme malzemesi olmuştur. Amaç nettir: Rus orduları Batı cephesinde Almanlar ile harp içindedir. Bizim cephede ise çok az sayıda (100 bin civarı) asker kalmıştır. Rus ordusunun bir kısmı Sarıkamış civarındadır ve yanlış cephelenmiştir. İlk Rus saldırıları Kasım’da (1914) Köprüköy ve Azap Muhabereleriyle başlamıştır.

HASAN İZZET PAŞA GERİ ÇEKİLMESE SARIKAMIŞ OLMAZDI 

Burada 3. Ordu komutanı Hasan İzzet Paşa büyük bir hata yapıyor ve Rusları yenmesine rağmen takip edip son darbeyi vurmak yerine, orduyu 15 km geriye çekiyor. Yani savaşı kazanan taraf kaçan düşmanı kovalayamıyor, geri çekiliyor. Hatta Rusları takip etse Sarıkamış’a ihtiyaç olmazdı. Ruslar Erzurum’a gelmişler, sen onlarla Köprüköy ve Azap’ da savaşıp yenmişsin ve Sarıkamış’a çekilmeye zorlamışsın ama taarruz edip tamamen mağlup etmek yerine geri çekiliyorsun.

ENVER PAŞA DİNLENSEYDİ SARIKAMIŞ ZAFERLE BİTERDİ 

Hep iklim şartlarından bahsetmeye bayılırlar. Hava soğuktu falan. Bu bir savaş ve nerede, ne zaman ve hangi şartlar altında gerekiyorsa savaşacaksın. Şayet komutanlar Enver Paşa’nın emirlerini yerine getirseydi Sarıkamış zafer ile biterdi. ” diye vurguladı.

SARIKAMIŞ FELAKETİNE SEBEP OLAN EN BÜYÜK HATA 

1- 9 Kolordu Rus cephesini arkadan çevirecekti. 2- 10 Kolordu ise 24 Aralık’ta Bardız bölgesinde olup, 9 Kolordu ile birleşip Rusları çevirecekti. Maalesef gerçekleşen ise çok farklıydı: 1- 10 Kolordu Hafız Hakkı Paşa komutasında Bardıza gitmesi gerekirken, Rus birliklerinin peşine takılıp Koşur istikametine yöneldi (30 ve 31 Tümenler). Yalnız 32 Tümen Bardız’a ilerledi. 25 Aralık’ da ve Sarıkamış’ın batısında Rus Ordusu’nun arkasına düşmesi gereken 10 Kolordu, tamamen Haffız Hakkı’nın “zafer kazanma ihtirası ile yolu 75km uzattığı yetmezmiş gibi, Allahuekber dağlarını geçmeye mecbur kalmış ve fırtına ve tipiye yakalanıp çok büyük zayiat vermiştir ve zamanında Sarıkamış’ a intikal etmemiştir. 2- 9 Kolordu ise 3. Ordu ile 24 Aralık’ da Bardızda birleşir. Cephe arkasındaki Rus birliklerine taarruz etmek için Kötek yönüne gitmesi ve Rus ihtiyat kuvvetlerine taarruz edip Sarıkamış’a iltihak etmesi gerekiyordu. Maalesef yine evdeki hesap çarşıya uymamıştır.

TAARRUZ NEDEN GERÇEKLEŞMEDİ? 

Bu sapmanın başlıca sebebi Hafız Hakkı (10 Kolordu) Paşa’nın 25 Aralık tarihinde Sarıkamış’ta olacağı varsayımı ile Enver Paşa’nın, 10 Kolordu yalnız kalmasın diye yönünü Kötek’ten, Sarıkamış’a çevirmesi olmuştur. Netice olarak 10 Kolordu yüzde 80 zayiatla bitkin bir şekilde ancak 29 Aralık’ta Sarıkamış’a gelebilmiştir. Bütün bu hataların ve Enver Paşa’nın emrine uymamanın neticesi olarak: 9 Kolordu’nun kuzeybatıdan, 10 Kolordu’nun kuzeydoğudan taarruz etmesi gereken (25/26 Aralık geceleri) Sarıkamış, bu taarruz gerçekleşmeyince Rus takviye kuvvetleri tarafından güçlendirilmiş ve maalesef savunma yapmak da bile zorlanacak olan Ruslar demiryolu ile nakliye avantajıyla 31 Aralık’ta taarruz edecek duruma gelmiştir. Netice: Sarıkamış Harekatı son derece iyi hazırlanmış bir plandı. Kış aylarında yapılması hatadır masalına gelince ; baskın niteliği taşıyan her askeri harekatın düşmanın beklemediği yerde ve zaman’da olması zaruridir. Bizim akıl hocaları bugün ne kadar böyle bir mevsimde harekat yapılmazdı diyorsa, emin olun Ruslar da o zaman aynı şeyi düşünüyordu. Alternatif olarak Ruslara herhalde “yahu şu kara kış da harp etmeyelim, bahar gelsin, çiçekler açsın, bir mangal ziyafeti yapıp, bir güzel savaşalım” diye bir alternatif düşünmek ancak Charlie Chaplin filmlerinde olabilirdi.”

RUS GENERAL MASLOVSKİ’NİN İTİRAFI 

‘Türkler 23.000 şehit vermiştir’ diyen Rus General Maslovski, ‘Türk Ordusu, Enver Paşa’nın emirleri doğrultusunda hareket etseydi Sarıkamış düşerdi’ diye itiraf etmiştir. Hatta General Michaelevski harekatın bir kuşatma planı olduğunu anlayınca geri çekilme emri vermiştir. Şayet başarılı olunsaydı Kafkaslara kadar önümüz açılıyordu. Azerbaycan ile birleştiğin andan itibaren ikmal derdi kalmıyor ve tabii’ ki petrol kaynaklarına sahip oluyorsun. Genel değerlendirmeyi Sayın Nevzat Kösoğlu ( Şehit Enver Paşa ) çok güzel yapmıştır: “Komutanlar Enver Paşa’ya ayak uyduramadılar. Plana uymayan bu komutanlarda Enver Paşa hakkında olumsuz propagandayı yapan komutanlardır. Sarıkamış bir vatan müdafaasıdır. Şehit sayısı ile siyaset yapmak alçaklıktır. Çanakkale’de 250 bin şehit verdik. Hiç kimse hesap soruyor mu? Yok.” Herhalde bir savaş kazanılınca ‘şehit’ kaybedilince ‘ölü’ olunuyor diye bitiriyor Nevzat bey.



90.000 DEĞİL 35.000 ASKER ÖLDÜ 

Rakamlar ise tam bir palavra. En şiddetli dönemde 3. Ordu’nun toplamı 118.000 kişi iken ve bunun ancak 75.000 kişisi muharip sınıfında olan bir ordu nasıl olurda 90,000 şehit verir. Şerif bey’in kendi beceriksizliğini ört bas etmek için ortaya attığı ” 90.000 askerimiz Allahuekber dağlarında donarak öldü” bir karalama kampanyasından başka bir şey değildir. Ciddi kaynaklar ve Genel Kurmay arşivleri hastalıktan ve savaştan ölenler dahil kayıp sayısını 35.000 civarında olarak veriyor. Kazım Karabekir 1921 yılında Enver Paşa’nın yurda dönmesini engellemek için basın yoluyla bir kampanya başlamasını istemiştir. Savaştan sonra bu iftirayı ortaya atanların amacı Enver Paşa’yı küçük düşürüp halk nezdindeki itibarını ve etkisini yok etmektir. Mustafa Kemal Paşa da günün siyasi-askeri hususları nedeniyle bir telgrafla Kazım Karabekir’e olumlu cevap vermiştir.

KARABEKİR, ENVER PAŞA’NIN DÖNMESİNDEN KORKTU

Dolayısı ile düzmece haberler ve yorumlar uçmaya başlamış ve Enver Paşa’nın Bolşevik, dinsiz ( Kuranı yanından hiç ayırmayan ve her bulduğu fırsatta namaz kılan bir komutan ) kadınlara olan zaafı yazılmıştır. Belki’ de zaman şartları için de gerekliydi. Kazım Karabekir itiraf etmiştir’ ki Enver Paşa dönerse olumsuz sonuçlar, iç çatışma gibi riskler olabilirdi. Aynı Kazım Karabekir; Balkan Harbi sırasında “ordudan atılıp, memleketten ihracı” yönünde divanı harp tarafından verilen kararı Enver Paşa’nın yırtıp atması sayesinde hem kariyerinin, hem’ de hayatının devam ettiğini itiraf etmiş, Enver Paşa’ya karşı büyük bir sevgi ve hürmetini muhafaza ettiğini belirtmiş ve bütün bunları Paşa’nın geri gelmesi ile ” Milli Mücadelenin akamete uğrama ihtimalini engellemek için yaptığını mertçe tiraf etmiştir. Mareşal Fevzi Çakmak Sarıkamış planının doğru ve zamanlı olduğunu açıkça ifade etmiştir. İsmet Paşa (İnönü) ‘Enver Paşa, cemiyetimizin kusur saydığı şeylerden aklın almayacağı kadar uzak yaşamış bir insandı’ demiştir.

RUS ORDUSU SARIKAMIŞ SAYESİNDE DURDURULDU 

Aradan 100 yıla yakın zaman geçti, temcit pilavı gibi ısıtıp hala aynı tepsi içinde sunuyorlar. Ve bunun adı tarih oluyor! Tabii’ ki bazı kimseler ‘Enver Paşa’nın torunu objektif olamaz ve Paşa’yı korumak içgüdüsü ile subjektif bir analiz yapıyor’ diyecektir. Önerim, ciddi olan kaynaklardan araştırmak ve okumaktır. Hakikat eninde sonunda kaçınılmazdır. Bir kesin hakikat ise Rus Ordusu Sarıkamış sayesinde durdurulmuş, ciddi bir zayiat vermiş ve 1916 senesinin sonlarına kadar bölgede bir daha hareket edememiştir. Bazılarına göre Sarıkamış’ da herkes donarak öldüğüne göre, Rus zayiatları ve 1,5 sene boyunca doğuda kıpırdayamıyacak duruma gelmelerinin tek sebebi, safsataci tarihçilerimize göre, muhtemelen. “Türklere ayıp olmasın diye toplu intiharlara karar verip 25.000 kadar Rus askerinin bunu gerçekleştirmesidir. Daha ne diyebiliriz?

http://onedio.com/haber/tarihi-degistirecek-iddia--234114 alınmıştır

Yorumlar

Depremde nerede durmalı?

Adım Doug Copp.

Dünyanın en tecrübeli kurtarma birimi Amerikan Uluslar arası Kurtarma Ekibi' nin kurtarma şefi ve afet olayları müdürüyüm. Bu makaledeki bilgiler bir deprem anında hayat kurtaracaktır. Devamı için

Fıkralar

Kediler İçin Kara Bir Gün

1300'lerde Avrupa 'Kara Ölüm' olarak bilinen veba salgını ilk olarak 1300'lerde Çin'de ortaya çıktı.

Kurbanların şikâyetleri ağrılar, ateş ve bulantıyla başlıyordu. İnsanların dirseklerinde ve kasıklarında mor kabarıklıklar oluşuyor ve kısa sürede yumurta büyüklüğüne ulaşıp sertleşiyordu. Bu yumurtalar patladığında içinden pis kokulu siyah bir madde fışkırıyordu ancak bu rahatlama kurban için çok geç

oluyordu. Çünkü hasta beş gün içinde ölüyordu.

Bunun bilinen bir tedavisi yoktu ve alınan hiçbir önlem işe yaramıyordu. Seksen yıl içinde hastalık Çin nüfusunu üçte bir oranında azaltmıştı. İyi işleyen ticaret yolları aracılığıyla da salgın batıya doğru, Hindistan ve Ortadoğu'ya ilerliyor, her gün binlerce insanın ölümüne neden oluyordu. Hastalığa neyin sebep olduğu bulunamıyordu. 1347'de bozkır savaşçıları bir Ceneviz şehrini kuşatıp mancınıkla hastalıktan ölmüş cesetleri şehre fırlattılar.

Böylece şehrin çoğunluğu hastalığa yakalandı. Bu cesetler toplanıp yakıldı ve ardından da gömüldü ancak hastalığın yayılması engellenemedi. Şehir mahvolduğu için Cenevizliler Sicilya'ya geri döndü ve hastalığı orada da yaydılar. Hastalık, yeni ve kendisiyle ilgili hiç bilgisi olmayan bir nüfusa yayılacaktı. Sicilya üzerinden Avrupa ve Kuzey Amerika da hastalıkla tanıştı ve milyonlarca insan öldü.

Bu salgına hastanın derisinin son aşamalarda koyu mor bir renge dönmesinden dolayı "Kara Ölüm" adı verildi. Derinin bu renge dönüşmesi, soluma sorunları yüzünden kanda oksijenin azalmasından kaynaklanıyordu. Hastalık bir kere bedene girdikten sonra o günün hiçbir tıp tekniği tedavi edemiyordu. Kara ölüm şehirlerin tümünü darmadağın ederken Avrupa uygarlığının da paniğe kapılmasına yol açtı Doktorlar salgını durdurmanın yollarını aradılar. Hastalar evlerinde karantina altına alındılar ancak hastalık yine de bir orman yangını hızıyla yayıldı. Birçok insan kara ölümün, Tanrının onlara günahkar yaşamları yüzünden gönderdiği bir ceza olduğuna inandı. Tanrının öfkesini yatıştırmak için insanlar günah keçileri aramaya koyuldu.

Bazı dindarlar Tanrının öfkesini kendi üzerlerine çekip insanları kurtarmak için kendilerini kırbaçladı. Özellikle Brüksel ve Strasburg'da bazıları olanları Musevilerin varlığına bağladı.

Bu panik döneminde binlerce insan öldü. Salgının cadılar yüzünden ortaya çıktığı da söylendi. Zararsız erkek ve kadınlar evlerinden alınıp hastalığın yayılmasını önleme amacıyla yakıldı. Kedilerin ise parlayan gözleri ve geceleri dışarıda çok dolaşmaları yüzünden bu "cadıların" büyülü hayvanları olduğu düşünülüyordu. Binlerce kedi katledildi.

Aslında Avrupalılar kedileri öldürerek salgına karşı en birinci savunma hatlarını kaybetmiş oluyorlardı. Çünkü veba salgını, öteki adıyla Yersinia Pesüs yaygın bir fare biti tarafından taşınıyordu. Ortaçağda her yer fare doluydu.

Kanalizasyon ilkeldi. Caddeler insan dışkısı, çöp ve ölü hayvan artıklarıyla doluydu. Kara veba, hastalığı taşıyan bitlerin fareler yoluyla yayılması sonucu artmıştı.

Cenevizlileri Avrupa'ya geri getiren gemide insanlarla birlikte karaya çıkan fareler hastalığı taşımışlardı. Limanda yaşayan bir sürü kedi öldürülmemiş olsaydı fareleri yiyeceklerdi ve hastalık yayılmayacaktı. Ancak bu kemirgenler kontrolsüz kaldı ve getirdikleri hastalığı korumasız binlerce eve yaydı.

14. yüzyılda salgın hastalık Avrupa'da beş kez daha baş gösterdi. Salgın sona erdiğinde nüfusun üçte birinden fazlası ölmüştü. Kediler öldürülmemiş olsaydı ölüm oranı çok daha az olurdu.


Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye'ye adnan menderes zamanında "marshall yardımı" ile el attık

Rumeli hisarının yapılışı

Hüseyin Nihâl Atsız'ın Topal Asker şiirini yazmasına sebep olan hadise:

Kâbe’yi yıkmaya gelen Ebrehe ve askerlerinin başına gelenler

"ERKEKLER GİBİ SAVAŞAMADIN, BARİ OTURUP KADINLAR GİBİ AĞLA"